2025 yılına yaklaşırken, Türkiye’nin dinamik lojistik sektörü, ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde. Yüzlerce lojistik firması, nakit akışlarını yönetmekte zorlanarak, borçlarla başa çıkmaya çalışıyor. Ancak bu çabalar, birçok firmanın doğrudan zarar etmesine yol açıyor. 2025, lojistikçiler için çetin bir sınav olacak gibi görünüyor.
Lojistik sektörü, Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan alanlardan biri olarak günde 80 milyon dolara yakın navlun ödemesi gerçekleştiriyor. Bu rakam, Türkiye’nin günlük e-ticaret hacmine oldukça yakın bir seviyede. Ancak, 2024 yılı itibarıyla sektör kapasite kullanım oranlarının sürekli bir düşüş göstermesi, endişe verici bir tabloyu gözler önüne seriyor. Ocak-Ekim döneminde, yurt içi ve uluslararası nakliye trafiğinde yaşanan hissedilir azalma, sektörün geleceğine dair karamsar bir tablo çizmektedir.
Dr. Akın Arslan’ın belirttiği gibi, Türkiye’de kamyon sahipleri için durum giderek kötüleşiyor. “Lojistik sektörünün maliyetleri %50’nin üzerinde artış gösterirken, navlun fiyatları sadece %20-25 oranında artış gösterdi. Bu durum, sektördeki reel kaybın %30’un üzerine çıkmasına neden oldu,” diyor. Özellikle yakıt maliyetinin navlunun içinde %52 seviyelerine ulaşması, İstanbul’dan Adana’ya yapılan bir taşımada kamyon sahibinin, aldığı ücretin yarısını mazota vermesine yol açıyor. Dönüşte yük taşımadığı durumlarda, kamyon sahipleri doğrudan zarar ediyor; bu durumun sürdürülebilirliği sorgulanıyor.
Ayrıca, vadelerin uzaması, sektördeki finansman zorluklarını daha da derinleştiriyor. Taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren 550 binin üzerinde 16 ton ve üzeri kamyon/TIR’ın %85’inin şahıs mülkiyetinde olması, büyük lojistik firmalarının kontratlı taşıma işlemlerini yürütmekte zorlanmasına sebep oluyor. Tırport kurucu ortağı Dr. Akın Arslan, “Mal sahipleri bir zamanlar nakliyede 15-30 gün vade ile çalışırken, yüksek faiz oranları nedeniyle bu süreler 45-60 güne kadar uzadı. Gecikmelerle birlikte, vadeler 2,5 aya kadar çıkabiliyor,” diyerek sektörün finansal yapısının ne kadar kırılgan olduğunu vurguladı.
Lojistik firmaları, navlun ödemelerini önden yapmak zorunda kalırken, bunun getirdiği finansman maliyetleri, ciddi bir yük haline geliyor. Günde 1 milyon TL navlun ödemesi yapan bir firma, 60 gün vadeye dayalı çalıştığında 75 milyon TL işletme sermayesi kullanamazsa operasyonunu sürdüremiyor. Bununla birlikte, bankalar ve faktoring şirketleri ile yeterli kredi erişimi olmayan firmalar, %6’nın üzerinde finansman maliyetleriyle karşı karşıya kalıyor.
Sonuç olarak, 2025 yılı lojistik sektörü için bir dönüm noktası olabilir. İnovatif çözümler, verimlilik artışları ve maliyet yönetimi stratejileri geliştirilmediği takdirde, birçok firma bu zorlu dönemi aşmakta güçlük çekecek. Lojistik sektöründe yaşanan bu kriz, aynı zamanda yeni fırsatları da beraberinde getirebilir; ancak bu fırsatların hayata geçirilmesi için güçlü bir dayanışma ve yenilikçi yaklaşımlar şart.