Sakarya’nın Karasu Limanı ile Romanya’nın Köstence Limanı arasında 4 Temmuz’da başlatılan Ro-Ro (Roll-on/Roll-off) seferleri, kısa süre içinde önemli başarılar elde ederek lojistik sektöründe dikkatleri üzerine çekti. Sadece birkaç ay içinde, ihracatta %80, ithalatta ise %40 doluluk oranlarına ulaşan bu taşımacılık hattı, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırma potansiyeliyle öne çıkıyor.
Seferler kapsamında bugüne kadar 2388 araç taşındı, bu da hattın bölgesel ticarette ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. İhracat taşımalarının yüksek doluluk oranları, Türkiye’den Avrupa’ya olan ürün akışının ne kadar güçlü olduğunu işaret ederken, ithalatta henüz beklenen doluluk oranlarına ulaşılamamış olsa da potansiyel oldukça büyük. Yetkililer, Eylül ayı itibarıyla doluluk oranlarında artış beklentisi içindeler. Bunun yanı sıra, seferlerin daha da sıklaştırılması için yıl sonunda rotaya ikinci bir gemi eklenmesi ve günlük düzenli seferlerin başlatılması planlanıyor.
Bu yeni taşımacılık hattı, yalnızca Karasu ve Köstence limanlarını değil, aynı zamanda Türkiye ve Romanya arasındaki ticaret ilişkilerini de güçlendiriyor. Karasu-Köstence Ro-Ro hattı, Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihracatını daha hızlı, ekonomik ve çevre dostu hale getirmeye yönelik stratejik bir adım olarak görülüyor. Ro-Ro taşımacılığının esnek yapısı sayesinde hem karayolu araçları hem de çeşitli yük türleri güvenli ve hızlı bir şekilde taşınabiliyor, bu da özellikle bölgedeki ihracatçılar için büyük bir avantaj sunuyor.
Sektör temsilcileri, hattın önümüzdeki aylarda daha fazla iş hacmi yaratacağını ve bölgedeki lojistik altyapının geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını öngörüyor. İkinci gemiyle birlikte günlük seferlerin başlaması, Karadeniz üzerinden Avrupa’ya yapılan ticareti daha da hızlandırarak bölgesel ekonomilere ivme kazandıracak.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin deniz taşımacılığında stratejik konumunu güçlendirmesi açısından büyük önem taşıyor. Ro-Ro hattının sunduğu avantajlar, gelecekte başka limanlar ve rotalar için de benzer projelerin hayata geçirilmesine ilham verebilir. Özellikle çevre dostu taşımacılık çözümlerine artan ilgi göz önüne alındığında, bu hattın uzun vadede karbon salınımını azaltan bir alternatif sunması da beklentiler arasında yer alıyor.