DHL Supply Chain, Türkiye’de yatırımlarını artırma kararlılığını vurguladı ve 2030 yılına kadar bu ülkede kritik bir rol üstleneceğini duyurdu. EMEA CEO’su Hendrik Venter ve Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, yeni depo yatırımları planladıklarını belirtti. Bu adımlar, Türkiye’nin bölgedeki lojistik merkezi olma potansiyelini pekiştirirken, şirketin global stratejileri ile de uyumlu hale geliyor.
DHL Group, dünya genelinde 220’den fazla ülkede yaklaşık 594 bin çalışanıyla faaliyet gösteriyor. “Strateji 2030” adı altında oluşturulan yeni vizyon, sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmek ve global lojistik pazarındaki liderliğini güçlendirmek amacıyla tasarlandı. Şirket, 2030 yılına kadar gelirlerini %50 artırmayı hedefliyor ve bu büyümeyi, Türkiye gibi stratejik pazarlara yatırım yaparak gerçekleştirmeyi planlıyor.
Türkiye’nin Lojistik Rolü ve Coğrafi Avantajları
DHL, Türkiye’yi Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu’ya açılan bir kapı olarak değerlendiriyor. Venter, Türkiye’nin mükemmel coğrafi konumunun yanı sıra büyük nüfusunun sağladığı iç tüketim potansiyeline de dikkat çekti. “Yeni havalimanı yatırımı, bölgede önemli bir lojistik kapasite oluşturuyor. Bunun yanı sıra, yüksek eğitimli iş gücüne ve uygun maliyetli iş yapma imkânlarına sahip olmamız, Türkiye’yi bizim için cazip kılıyor” diye ekledi.
Türkiye’nin e-ticaret alanında da büyük bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken Venter, “Küresel e-ticaret pazarının 2030 yılına kadar yıllık %7 büyümesi bekleniyor ve Türkiye’deki büyüme oranları da iki haneli rakamlarda” dedi. Bu durum, DHL’nin Türkiye’deki e-ticaret lojistiği yatırımlarını hızlandırma stratejisini destekliyor.
İzlenebilirlik ve Soğuk Taşımacılıkta Yenilikler
DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, e-ticaretin izlenebilirliği üzerine yapılan yatırımların önemini vurguladı. “Müşteriler artık gönderilerinin her aşamada nerede olduğunu bilmek istiyor. Ayrıca, iklim değişikliğiyle ilgili artan kaygılar nedeniyle soğuk taşımacılığa olan talep de artıyor. Türkiye’de bu alanda önemli adımlar attık, özellikle sağlık lojistiği için Ankara ve İzmir aktarma merkezlerimizde GDP (İyi Dağıtım Uygulamaları) sertifikası aldık,” dedi.
Gelecek Yatırımları ve Stratejik Hedefler
DHL, Türkiye’de yeni depo yatırımlarıyla genişlemeyi sürdürecek. Venter, “Son iki yılda Türkiye’de iki yeni depo açtık ve bu yatırımlar, Türkiye’nin lojistik pazarındaki potansiyeli ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde daha fazla depo açmayı planlıyoruz” dedi. Ayrıca, DHL Supply Chain’in robotik destekli operasyonlar ve dijitalleşme konusundaki yatırımları da dikkat çekiyor. Venter, EMEA’daki her birimin %40’ının robotik destekli olduğunu belirtti.
Türkiye’nin Lojistik Sektöründeki Potansiyeli
DHL Supply Chain, Türkiye’nin EMEA bölgesindeki en güçlü yeni iş potansiyeline sahip ülke olduğunu ifade ediyor. Venter, “Türkiye’deki büyük küresel şirketlerle olan iş birlikleri, bu ülkenin dinamik yapısından ve çeşitli sektörlerden kaynaklanıyor. Şirketler, büyümek istediklerinde güçlü ve sürdürülebilir çözümler sunan lojistik hizmet sağlayıcılarına ihtiyaç duyuyor” diye ekledi.
Buket Cox, “Türkiye’de 100’den fazla müşteriye hizmet veriyoruz ve bu çeşitlilik, bize büyük bir güç katıyor. Uzun süreli kontratlarımız ve yüksek yenileme oranımız, müşterilerimizin bize duyduğu güvenin bir göstergesi” dedi. Ayrıca, şirketin son iki yılda “Great Place To Work” ile elde ettiği başarılar da çalışan memnuniyetine odaklanmanın bir sonucu olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, DHL Supply Chain’in Türkiye’deki yatırımları, yalnızca lojistik sektöründe değil, aynı zamanda ekonomik büyüme açısından da önemli bir etki yaratmayı hedefliyor. Bu stratejik adımlar, Türkiye’yi global lojistik ağında daha da güçlendirecek ve sektördeki rekabetçiliği artıracaktır.